Merhaba sevgili günlük. 
Bugün, dünyaya ve insanlığımıza dair büyük bir sorgulama içindeyim. Hüngür hüngür ağlıyorum. Trendeyim, insanlar sanırım bana bakıyor. Peçete uzatmak isteyen biri bile var. Durağa hemen kavuşmak ve insanlardan kaçmak istiyorum. Bugün telefonuma bir haberin bildirimi geldi. Bilirsin cesaret edemem korku dolu sahneler izlemeye. Buna rağmen parmağım videonun oynatma tuşuna bastı. Bunun tarifi çok zor. 
Dudağım titriyordu, gözlerim sanki o anı yıllarca biriktirmişçesine acıyordu. Tek bir silah parçasının insanları ne kadar aciz bıraktığına, bir insanın nasıl bu kadar zalimleşebildiğine, dünyanın mavi renklerinin simsiyah oluşuna ağlıyordum. Bugün, Yeni Zelanda’da elli bir kişinin hikâyesi yarım kaldı. Elbette biliyorum, gökyüzüne kavuştular. 
Canımı yakıyor, sevgili günlük. İçim dolup taşıyor. Nefesim daralıyor. Terliyorum. Duvarlar üzerime geliyor. Güneş yok. Pencereler kapalı. Simsiyah, kanı donuk canavarlar tırnaklarını geçiriyor boğazıma. Selam veriyorum. Barıştan söz ediyorum. Kulakları yok. Duymuyor, dilimi anlamıyorlar. Canım yanıyor. Canım, canımdan ayrılıyor. Nefesim tamamen kesiliyor, sadece ağlıyorum. Yıllar geçiyor sanki ve en yakın durağa varıyorum. İniyorum trenden. Gökyüzüne bakıyorum. “Ben insanım” demek istiyorum. Nefes alıyorum. Bu bana iyi geliyor. Ben insanım. Ben insanım.
 (15 Mart 2019, İstanbul) 

Bu an, 2019’da Yeni Zelanda’da gerçekleşen cami saldırısının defterime yansıyan kelimeleri. O gün kendime bir söz verdim. Aslında sözün ötesinde buna ihtiyaç duydum. Ömrüm boyunca, insanlara insan olduğumuzu anlatacağım. Bazen unutuyoruz. Günün doğduğunu, battığını. Sonu, doğumu. 
Defterime yazdığım kelimelerin şarkıya dönüşme hayali aslında liseli yıllarıma kadar dayanıyor. Bestenin nasıl olacağına dair düşüncelerimi yoğunlaştırdığımda, Doğu ve Batı bir olmalıydı dedim kendime. Kıtalar buluşmalı, dünya mavi olmalı… O sebeple, Batı senfonisi ve Doğu sazları aynı cümleyi kuruyor olmalıydı. “Ben insanım” demeliydi her biri. 2019 yılının mart ayından beri hayal kurup üzerine çalıştığımız şarkımız, nihayetinde hazır. 
Hikâyemiz işte böyle. Şimdi sıra dinleyicide. Dünyanın hiçbir haykırışına kulaklarımızı kapatmayalım. Amerika’daki faşist zulmüyle hikâyesi yarım kalan insanlar, şiddet gördüğü için yüzündeki morların hiç eksik olmadığı kadınlar, silahıyla karşısına dikilen acımasıza “hello brother” diyerek karşılık veren Davud Nabi, kıyıya vuran Aylan Bebek için… Her biri için “ben insanım” demenin tam zamanı!
Erkam
All images © Erkam Aslanoglu / erkam.co except where otherwise stated.
Yönetmen: Erkam Aslanoğlu 
İllüstrasyon: Aybüke Büşra Mumcu 
Senaryo: Erkam Aslanoğlu, Aybüke Büşra Mumcu, Zehra Çelik, Üsame Sevban Sevim, Sueda Deveci 
Kurgu, Colorist: Furkan Köse 
Medya-PR: Emine Dolmacı

Söz: Erkam Aslanoğlu, Aybüke Büşra Mumcu, Üsame Sevban Sevim 
Müzik: Erkam Aslanoğlu 
Düzenleme: Hakan Aykut, Eser Taşkıran 
Tanbur: Murat Aydemir 
Klasik Kemençe: Furkan Bilgi 
Perküsyon: Fazıl Karagöz 
Yaylı Grubu: Adagio Strings 
Gitarlar: Engin Gökkaya 
Solo Keman: Özcan Yılmaz 
Vokal Koçu: Nilüfer Çelik 

You may also like

Back to Top